English-Turkish Dictionary

In EnglishIn Turkish
bafflesaptırıcı
balancedenge, denklik, balans, terazi
bandbant, kuşak
band emissionyayma aralığı
barometerbarometre
barrierengel, duvar
base temel, taban
basicana, esas, temel
basic (kim)bazik
bathyunak, banyo
batterypil
beatvuru
bedyatak
bellowskörük
benchtezgah
bibliographykaynak
binaryikili
binary cycleikili çevrim
binary mixtureikili karışım
bindingbağlanma
black bodykara cisim
black surfacesiyah yüzey
bladebıçak, kanatçık
blast furnaceyüksek fırın
blowerüfleyici, üfleç
bodycisim, gövde
body forcegövde kuvveti
boilerkazan, kaynatıcı
boiler casingkazan muhafazası
boilingkaynama
boiling point kaynama noktası
boiling regimeskaynama rejimleri
bondbağ
bottom reboilerdip kaynatıcı
boundarysınır
boundary conditions (mat)sınır koşulları
boundary layersınır tabaka
branchdal, kol, bölüm
branchingdallanma
breedingüretme
brightnessparlaklık
bubblekabarcık
bubbling pointkabarcıklanma noktası
bubbling fluidizationkabarcıklı akışkanlaşma
bufferayırıcı
buffer layerayırıcı tabaka
bulkyığın
bulk boilingyığınsal kaynama
bulk temperatureyığın sıcaklığı
buoyşamandra
buoyancykaldırma, sıvının kaldırma gücü
burneryakıcı
burningyanma
burn-upkavrulma, yanıp tükenme
by-passyan geçiş, atlama
by-productyan ürün